Hep(!) Berabere…

Bloga geliyorum bir maç yazısı yazayım diye… Eskişehir maçı bir, Graz maçı iki. İkisi de içsaha maçı… İkisinde de yitirilen planlar. Dün bu 2 maç üzerinden bir değerlendirmeye gitti Rijkaard. Takımın halen total futbol oynamadığını dile getirdi… Eskişehir maçında son 15′ da topu şişirip takım olarak sisteme ihanet edildiği açıktı.

GS

Graz maçında ise bu ihanet bir son buldu diyebiliriz. Zira 6(!)-2-2’ye oyunu kilitleyip anahtarı Avustruya’ya fırlatan Graz takımına karşı son 3 topta Servet ve Emre’nin şişirdikleri kalmıştı semalarda. Zaten alamıyorduk o toplarıda. Takım halinde müdafaa hattında bir sıkıntı yaşıyoruz. Form düşüklüğü mü, kondisyon eksikliği mi ya da yorgunluk mu belli değil tam olarak anlaşılmıyor ama hepsinden biraz var gibi… En istikrarlı adam Hakan Balta’nın teklediği 2 maçta içsahada 2 beraberlik verdik rakiplere. İşin ilginç kısmı Hakan Balta’nın form düşüklüğü milli ara’dan ziyade Volkan Yaman’ın Eskişehir’e transferinden sonra oldu. Caner Hakan için bir “competitor” olamadı mı yoksa?

Elbette takımda tek dili dışarıda gezinen Hakan Balta değil. Kaptan’da da bir gariplik var. Ayağında çok top tutuyor. Kısa ve net paslardan ziyade olmadık çalımlara girmesi kendisini de yoruyor. Son iki maçtır yaptığı bu… Dilerim toparlar. O’nun yeteneği 19 civarında ortaya çıksın, öyle olduğu zaman her türlü gideri var. Yormasın kendini…

Bir de Elano diyelim. Eskişehir maçında kale arkasında Ayhan ile birlikteydi. Dün Graz maçında tribünlerle el ele sahadaydı sanki. Müthiş bir tempo yaptı 90′ boyunca. Kaptırdığı toplara bastı, Baros’un golünde 25 metrelik ara pası yaptı… İki hatası vardı. Birincisi ilk yarıda karşı karşıya aşırtamadığı top… İkincisi 2. yarıda ıskaladığı vole. Yani son vuruş tercihleri yanlıştı… Sonuçta kusurda bulmamak lazım. Futbol işte dün bir bugün iki.. Oluyor böyle sonuçlar.

En kısa zamanda galip gelmek dileğiyle Cim Bom…